DİSK’in kuruluşunun 58’inci yıldönümü… ‘Bu ekonomi programı ve sahibi siyasi iktidar hemen değişmeli’

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK) kuruluşunun 58’inci yıl dönümünde Genel Başkan Arzu Çerkezoğlu, “Bu ekonomi programı ve bunun sahibi siyasi iktidar hemen değişmelidir. Hukuksuzluğu, baskıyı ve zulmü iktidarlarının güvencesi olarak görenlere göstermeliyiz ki işçilerden, emekçilerden, emeklilerden, gençlerden, kadınlardan, halktan büyük bir güç yoktur” dedi.

Kemal Türkler, Rıza Kuas, İbrahim Güzelce, Mehmet Alpdündar ve Kemal Nebioğlu tarafından 58 yıl önce kurulan DİSK‘in kuruluş yıldönümü kapsamında ilk program, konfederasyonun Beşiktaş’ta bulunan genel merkezi önünde yapıldı. Binaya, “Asgari yaşama mahkûm olma” yazılı pankart asıldı.

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, yönetim kurulu üyeleri ve sendika yöneticileri ile birlikte açıklama yaptı.

“SİYASALLAŞTIRILMIŞ YARGI BİR SOPA OLARAK KULLANILIYOR”

Ülkenin içinde bulunduğu karanlıklardan çıkışı yolunun, işçi sınıfının örgütlü mücadelesi olduğunu dile getiren Çerkezoğlu, şöyle konuştu:

“Bu düzen biz işçilere, emekçilere, emeklilere, dar gelirlilere sadece ve sadece daha fazla yoksulluk, hayat pahalılığı ve adaletsizlik sunuyor. Ülkeyi yönetenler bu koşullar altında işçilerin, emekçilerin, emeklilerin, halkın desteğini alamayacaklarını görüyor. Tam da bu yüzden başta işçi sınıfı olmak üzere toplumu susturmak, itirazları bastırmak, her türlü muhalefeti engellemek için tüm yollar deneniyor. Sendikalı olmak hala en yaygın işten çıkarma gerekçesi. Anayasa ayaklar altına alınarak, Anayasa Mahkemesi kararları tanınmayarak grevler yasaklanıyor. Siyasallaştırılmış yargı bir sopa olarak kullanılarak sendika yöneticilerinden gazetecilere, sanatçılardan siyasetçilere muhalefet eden kim varsa hedef alınıyor. Örgütlenme özgürlüğü, ifade özgürlüğünden seçme ve seçilme hakkına kadar tüm demokratik haklar sistematik biçimde tahrip ediliyor. Milyonlar yoksullaşırken, gelirlerimiz enflasyona ezdirilirken, işsizlik kronikleşirken ülkeyi yönetenler halkın demokratik tercihleriyle kavga etme yoluna gidiyor. Yerel seçimlerdeki ağır yenilgiyi hazmedemeyenler, halkın iradesine karşı operasyonlarını sürdürüyor.

“İLK SEÇİMDE SANDIĞA GÖMÜLECEĞİNE EMİN OLANLAR…”

Gelirde, vergide ve ülkede adaletsizliği büyüttüğü için ilk seçimde sandığa gömüleceğine emin olanlar, muhalefetsiz bir seçim süreci kurguluyor. Her gün yeni suçlar icat ederek siyasi rakiplerini saf dışı bırakmaya, itiraz edeni susturmaya, hakikati söyleyeni cezalandırmaya çalışıyorlar. Eşitsizlikleri büyüttükçe, zengini daha zengin yoksulu daha yoksul yapan bu adaletsiz düzeni sürdürmek zorlaştıkça koca bir ülkeyi sopa ile yönetmeye yelteniyorlar. Yargıyı siyasallaştırarak, kendilerine hak olanı başkalarına suç ilan ederek bu toprakların tüm demokratik birikimini tümüyle yok etmeye yöneliyorlar ama başaramayacaklar. Biz var oldukça başaramayacaklar. Bugün de Türkiye demokrasisi büyük bir tehdit altındadır. Bu büyük tehlikenin karşısında demokrasiyi savunan herkese düşen görev iktidarın suni gündemlerini ve bölüp parçalama taktiklerini boşa çıkarmaktır. Türkiye demokrasisinin bu büyük tehlikeden kurtulması için hukuk devleti olma vasfını tümüyle kaybetmiş, küresel sermaye yanlısı neoliberal programın mutlak savunucusu otoriter bir rejimin kalıcılaşmasına doğru hızla yol alındığı bu süreçte tüm demokrasi güçleri bu politikaları, bu tercihleri değiştirme iradesini ortaya koymalıdır.

“DEMOKRASİ, İŞÇİNİN EKMEĞİDİR”

Büyük bir pahalılık ve vergi artışları karşısında ücretleri baskılayan, emekliliği anlamsızlaştıran, kıdem tazminatını eriten, vergi dilimleriyle maaşları daha da düşüren bu ekonomi programı ve bunun sahibi siyasi iktidar hemen değişmelidir. Hukuksuzluğu, baskıyı ve zulmü iktidarlarının güvencesi olarak görenlere göstermeliyiz ki işçilerden, emekçilerden, emeklilerden, gençlerden, kadınlardan, kısacası halktan büyük bir güç yoktur. Yeter ki kurtuluş için birleşelim, dayanışmamızı güçlendirelim. Her zaman söylediğimiz gibi demokrasi, işçinin ekmeğidir. Demokrasinin tehdit altında olması, işçi sınıfının ekmeğinin ve tüm haklarının tehdit altında olması anlamına gelmektedir. İşçi sınıfının boyun eğmeyen köklü mücadele örgütü olarak 58’inci yılımızda bize de büyük görevler düşmektedir. Önümüzdeki dönem işimizi, aşımızı, ekmeğimizi, demokrasiyi, adaleti, barışı, kardeşliği ve aslında memleketimizi daha fazla örgütlenerek, daha fazla birlik olarak, daha fazla mücadele ederek savunmak zorundayız.”

Çerkezoğlu, Alman şair Bertolt Brecht’in “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” sözüyle konuşmasını sonlandırdı.

Diyarbakır escort
mardin escort
bursa escort
adana escort
izmir escort
ekmel ekmel
Şişli escort
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
xxxxxxxxxxxx
deneme